Mustafa Nesim Sevinç

Mustafa Nesim Sevinç

Kasabalı Olduk 1

Kasabalı Olduk 1

Bu yazımı biraz uzun olduğu ve sizleri de fazla sıkmamak için 3 Bölüm de yazacağım.

Bu bölümde “kent” ve “köy” arasında sıkışmış olan kasaba kültürü hakkında bilgi vereceğim.

  1. Bölüm

Kentleşme, sadece nüfus sayısı ile tanımlanamaz. Toplumun iktisadî ve sosyal yapısındaki değişimin,buna uygun davranışlar ve değerler sisteminin zamanla manevi davranış ve ilişkilerin yerini alması, insanların yaşadığı yere uyum sağlaması sürecine de “kentleşme”denilmektedir.

“Kent kültürü”, “topluluk aşamasına geçme” olarak değerlendiriliyor. Yani, “hiç görmediğimiz, bilmediğimiz ve karşılaşma olasılığı çok düşün olan insanlar için,” “en iyisini üretme” bilincini besleyen bir ortak yaşam anlayışına erişmektir. “Kent kültürü”, “gözle, sözle gözetim ve denetimin” yerini,“kurumsal aklın” ilkelere, kurallara ve yasalara dayalı gözetim ve denetiminin aldığı bir yapılanmadır. Kültürel bakımdan söz konusu olan kent, endüstriyel üretim araçlarının merkezidir ve sahibidir. Dolayısıyla ekonominin ve genel yaşayışın belirleyicisidir. Yönetime biçim veren ve eğitimin yönünü ayarlayan da kenttir. Gerçek anlamdaki kent, uygarlık odak noktasıdır. Kent ve uygarlık; uygarlığın ayrılmaz bir parçası olan kültür, iç içe girmiş, birbirini etkileyen bütünleyen ve tamamlayan üstyapılardır.

“Köylülük, göçebe yaşamdan yerleşik düzene geçişin yarattığı, “her yerde var olma çabasının, bir sınıfı olarak tanımlana bilinir”.Dünya’nın dört bir yanındaki köylülerin ortak özelliğini şöyle özetleyebilirim: Kullandıkları araçlar, topraklarının özellikleri, mülkiyet biçimleri veelde ettikleri ürünler farklı olsa da, bulundukları ülkenin yönetimi, Cumhuriyet, feodalizm, totaliter veya net tanımlanamayan başka bir yönetim olabilir, ancak köylü için bunlarfark etmez. Köylülerin yaşam pratikleri üretim odaklı olduğu için,“ekonomik bilince”sahip başka bir sınıf yoktur. Ekonomik yapısı ilkel tarıma dayanan bir yaşayış biçimini yansıtır. Düşüncesi ve anlayışı, ekonomik düzeyi ve konumuyla doğru orantılıdır.

Köylü ile kentlinin yaşamların da çok büyük maddi ve manevi farklılıklar bulunmaktadır.Bu iki kültür arasında sıkışmış olan, köydeki yerleşik değerlerin gözetim ve denetiminden yoksun kentteki kurumların düzenlemesi ve etkin işleyişinden uzak bir yaşam biçimi ve tarzı da “kasaba kültürü” olarak nitelendirilmektedir.

Kasaba;kırsal özelliklerinden sıyrılamadığı için,“kent”olarak adlandırılmaz. Aynı zamanda belli bir oranda sanayi ve ticaret faaliyetlerine sahip olduğu için de “köy”olarak da adlandırılmaz.“Köylü ile ilçe arası bir kesit”olarak tanımlanabilinir.

Türkiye’de yaşanan her şey yaygın kültürün bir yansımasıdır ve bu yaygın kültür genellikle kasaba kültürüdür.

İlber Ortaylı’nın “ Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı” kitabın da ve “söyleşisinden”bazı alıntılar yapıp yazıma devam edeyim.

“…Kasabada üretim yoktur. Köylü üretir, köylü tabiatı bilir; toprağı tanır, şehirli ise modern sanayi ve ticari hayatın sorumlusudur, ama kasabalı böyle şeyler bilmez ve yapmaz; siyaseti de dedikodudan ibarettir. Çünkü yapacak fazla işi de yoktur…”

“...Kasabalı olduk. Kasabalı insanın dünyayı tanıması, dünya görüşü kazanması mümkün değildir. Cihanşümul bakış kazanamayan kişi ise milliyetçi olamaz…”

Yazımın 2 bölümün de kasaba kültürünün yapısını anlatacağım.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Nesim Sevinç Arşivi
SON YAZILAR