Şeyhmus Kaya

Şeyhmus Kaya

Olasılık

Olasılık

Olasılık, en genel ifadeyle bir şeyin gerçekleşme ya da gerçeklememe ihtimalinin matematiksel karşılığıdır. Başka bir ifadeyle bir şeyin olması ya da olmamasının sayısal değeri ve olabilirlik yüzdesidir.

Aristo’nun eserlerinde bu kavram niceliksellikten ziyade bir düşüncenin gerçekleşme olasılığına işaret eder.17.yüzyıldan sonra olasılık kavramı Pascal ile Fermant tarafından matematiksel olarak ele alınmaya başlanmıştır.

Bu kavramı ele alırken amaç kavramın tarihselliği ile gelişim evrenine detaylı bir şekilde inmeden , toplumsal karşılığının ne olduğu üzerinde durmaktır. Her ne kadar “Olasılıkçılık” Katolik etiğe taban olsa da modern olabilirlilik kavramı analoğu olmaktadır.

Modern olasılık teorisinin başlangıcı 1654’ te Pascal ile Fermant’ın mektuplaşma içeriğine bağlanabilir. Olasılığın matematik biliminin bir branşı olarak incelenmesi 1713’ te “ Canjectandi” adlı (J. Bernoulli)eser ile 1718’ te basılan Abraham de Moiure’ın “ Doctrine of Chances” adlı eserlerle gerçekleşmiştir.

Olasılık kavramının tarihsel gelişim serüveni çok detaylı ele alışı gerektiğinden burada esas gaye, toplum bilim tartışmaları açısından bu kavramın nasıl ele alındığını biraz irdelemektir. Kavramın tarihsel arka planına bir bakış yaptıktan sonra gelin bu kavramı bir de bu açıdan analiz etmeye çalışalım.

İnsan, yaşamın her alanında bilinçli veya bilinçsiz olarak iç içe bulunduğu olayları, süreçleri gözlemleyerek bunların akışı hakkında bilgilenip, bu doğrultuda kendi durumuna uygun davranış biçimleri ortaya koyar. Bu süreçleri nedensellik ilkesine bağlı olarak davranış örüntüleri geliştirir. Birey içinde yer aldığı şartlara dayalı olarak olgular arasında amacına uygun ilişkiler kurmaya yönelir. Bu ilişkileri denetimine aldığı, değiştirebildiği, dönüştürebildiği ölçüde de egemenliğini kurar.

Birey yaşadıkları karşısında kurduğu bağ ve yaşadığı sonuç onu başka olaylar karşısında nasıl davranması gerektiğini etkiler. Bireysel muhakeme becerisi, insanı daha determinist davranmaya sevk etmektedir. Sosyal bir varlık olarak insan, yaşanılan olumsuz durumlar karşısında tüm ihtimalleri dikkate alarak hareket ettiği gibi aynı şeyi olumlu durumlar karşısında elde ettiklerini korumak adına da yapabilmektedir. Bir sonuca varma durumu, yaşadıklarının ne kadar tekrar ettiği ya da hangi nitelikte gerçekleştiğine bağlıdır. Aslında başka açıdan bakınca buna deneme yanılma da diyebiliriz veya gerçekleşen sonucun arkasında neyin sebep olduğunu bilmemiz benzer davranışlar ortaya koymamıza imkân sağlamaktadır. Bizi sonuca götüren şeyin gerçekleşme olasılığı, onu ne şekilde ve ne kadar zamanda gerçekleştirmiş olmamız olaylar karşısında tutum ve davranışlarımızı şekillendirmektedir. Bir şeye kısa sürede ulaşma durumu karşısındaki davranışın tekrarı ile bir şeye uzun sürede ya da zorlu süreçlerde ulaşma durum karşısındaki davranışın tekrarlanma olasılığı değişmektedir. Bir şeye zahmetsiz ve istenilen şekilde ulaşmak bireyi yaşam akışında motive ederken tersi durumlarda da yılgın duruma sokabilmektedir.

Toplumsal bir varlık olarak bireyin içinde yaşadığı koşullara göre davranışlarını ortaya koyması mevcut dinamikleri hesaba katmasıyla mümkündür. Sözgelimi birey, sosyal normlara uyulmaması durumunda nasıl bir tepkiyle karşılaşabileceğini bilerek hareket eder. Normatif kurallar karşısında oluşabilecek sıkıntılar karşısında neler yaşayabileceğini bilmesi bireyin duygu, tutum ve davranışlarına yön verebilmektedir.

Toplumun önemli üst yapılarından olan ekonomik faaliyetlerin yürütülmesi ve ekonomik ilişkilerin gerçekleşmesi, koşulların niteliği ve niceliğine göre değişmektedir. Yapılan bir yatırımın sonuç getirmesi şartların yerine gelme ihtimaline göre değişkenlik göstermektedir. Ekonomik standartlar bu şartların sonuç vermesine bağlı olarak oluşmaktadır. Aynı şey sosyal ilişkiler için de geçerlidir. Benzer davranışlar karşısında ortaya çıkan sonuçların aynı olması durumunda insanlar bunu tekrarlayarak sosyal standartlar oluşturabilmektedir. Sosyal normların kalıcı ve genel geçer olmasının en büyük etkileyeni bu durumdur. Aslında sebep sonuç ilişkisi ve ortaya çıkan çözüm ve çözümsüzlükler tayin edici dinamiklerdir. Sosyal yaşam dinamiklerini etkileyen faktörler, risk durumları, avantajlı durumlar ve olumlu sonuçlar elde etme ihtimallerinin belirleyicileridir. Birey tüm yaşam olasılıklarına göre hayatına yön vermektedir. Sağlıktan, ekonomiye ve doğal kaynakların yerinde kullanımına kadar tüm süreçlerde yapılması gerekenler ile yapılmaması gerekenlerin belirleyiciliğinde yaşam sürdürürüz.

j.jack Rousseau’nın toplumsal sözleşme yaklaşımında ifade edildiği gibi, insanları bir arada tutan mekanizmalar, standartlar, olası normsuzluğu ve karmaşayı engellemek içindir.

Durkheim’in dayanışma olgusuna baktığımızda yine insanların yaşam koşullarının daha olası durumları yansıtması açısından bir araya gelerek oluşturdukları işbölümü ekseninde yaşam sürdürmektedirler. Burada kritik olan nokta, sosyal kriz ve kaotik durumların oluşma ihtimallerinin engellenerek yaşamın sürdürülebilirliğini sağlanmaktır.

Karl Marx, bir toplumsal değişim ve dönüşümün gerçekleşmesi için gerekli şartların oluşmuş olması devrimsel değişimin gerçekleşme olasılığını artırdığını ifade eder( Marx’ ın düşüncesinde iradecilik ile belirlenimciliği dikkate almak bu noktada işe yarayabilir)Tez- antitez- sentez yaklaşımını ortaya koyarken her ne kadar determinist anlayış yerine çatışmacı yaklaşım ve tarihsel materyalizmi ortaya koymuş olsa da neticede olguların tahlili son kertede sebep –sonuç ilişkisine dayanmaktadır. Marx tarihsel determinizmi reddederek her şeyin zıddıyla var olduğunu ortaya koyar buda onu çatışma olasılıklarının önemine götürür.

Sosyal olayların gerçekleşme ihtimali sınırlı olasılıklara bağlanabilir. Başka bir ifadeyle bir savaşın çıkma sebepleri, ekonomik kriz ve benzeri durumlarda sonsuz olasılıktan bahsedemeyiz. Bireysel yaşamda karşı karşıya kalacağımız olumlu ve olumsuz şeylerin gerçekleşme olasılığı milyon olasılığa bağlanabilir. Söz gelimi yolda giderken başımıza bir uçağın düşme olasılığı milyon ihtimaldir.(Neticede küçük te olsa bir ihtimaldir)Burada temel kriter normal ile anormal diye ifade ettiğimiz yada olağan ve olağanüstü olarak görülen şeylerin gerçekleşme durumudur. Normal diye ifade edilen yani daha önce benzer şekilde gerçekleşmiş ve yeniden gerçekleşme ihtimali yüksek olan ve olması durumunda oldukça çabuk kabullendiğimiz olgulardır. Sıra dışı şeyler ise nadiren ve olağanüstü durumlarda meydana gelen, oluşlarına sıra dışı tepki verdiğimiz şeylerdir.

İşin özü, hangi teori ve yaklaşımdan bakarsak bakalım yaşam tüm olasılıkların toplamıdır. Dolayısıyla bu olasılıklar arasında kurulan rasyonel bağ bizi istediğimiz sonucu götürebildiği gibi aksi durumlarda da yani olasılıklarla kurulan irrasyonel bağ ise bizi olumsuz sonuçlara götürebilmektedir. Ülke gerçeklerini bu açıdan analiz ettiğimizde sanırım uzun uzadıya kelimeler sarf etmeye gerek yok. Yaşadığımız sosyal,ekonomik ve politik sonuçlar öyle milyon ihtimallerle gerçekleşen sonuçlar değil.Her rasyonel birey ülkede olan bitenlerin ne olduğunu net göre bilmektedir. Burada önemli olan nokta akıl dışılığın yarattığı olumsuz ihtimalleri aklı başında insanların yaşamak zorunda kalmasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus Kaya Arşivi
SON YAZILAR