Şeyhmus Kaya

Şeyhmus Kaya

Post Klasik Eğitim

Post Klasik Eğitim

Yeni nesil eğitimi klasik eğitimden ayırmak için klasik eğitimin önüne post kavramını getirmeyi uygun gördüm. Sosyolojik ve felsefi tartışmalarda “post” ötesi anlamında, var olanın ötesini vurgulamak için kullanılır. Bu yazı başlığını da bu şekilde uydurmak istedim.

Yeni nesil eğitim ya da post klasik eğitim, klasik eğitimin ötesinde kendisini konumlandıran ve bilgi teknolojilerinin aktif kullanıldığı, bilgiye erişimin kolaylaştığı, küresel çaptaki yeni eğitim uygulamalarını kapsayan eğitim olarak ifade edilebilir.

2000’li yıllarla birlikte milenyum çağı denilen bu yeni yüzyılda değişim rüzgarı kendisini hemen hemen her alanda gösterdi. Yapay zeka uygulamalarının hayatımızda yaygınlaşmaya başladığı son dönemlerde, özellikle finans, eğitim ve sağlık alanlarında ciddi değişimler yaşandı. Hayatın temel lokomotifinin özellik finans enstrümanlarının olduğunu düşünürsek bu alandaki değişim diğer alanlara da etki etti. Özellikle eğitim alanında yeni yol ve yöntemler, özellikle teknolojinin ağırlığı kendisini iyiden iyiye hissettirdi. Alan ve mekandan bağımsızlaşmaya başlayan eğitim, örgün durumdan sanal yani online sisteme geçmeye başladı. Özellikle Pandemi süreci bu sistemin daha da yaygınlaşmasına ciddi anlamda zemin hazırladı.

Küresel çaptaki gelişmeler özellikle 2019’dan bu yana insan ve emeğe dayalı üretimin yerini, yapay zekâlara bırakmaya başladı.(insansız uçaklar, uzaktan kontrol edilebilen iş makineleri, uydular vb.)Son teknolojik gelişmelere bakıldığında özellikle sağlık sektöründe ilerleyen zamanlar da fiziki olarak bir doktorun bulunmasına gerek duyulmayacak robotik cihazlar kullanılmaya başlandı. Benzer şekilde öğretmene bağlı eğitim uygulamaları yerini yakın zamanda belki de hologramlara bırakacaktır. Bu durum beraberinde avantaj ve dezavantajlı duruları getirse de gelişmeler farklı bir aşamaya evirilmiş durumda.

Bilgi çağı olarak ifade edilen günümüz koşullarında, eğitim alanında gelişmiş ülkeler de ciddi değişim ve dönüşümler yaşanmaktadır. Örgün öğretimden çok, uzaktan eğitim altyapıları teknoloji ile birlikte geliştirilerek, bu alanlarda ciddi proje ve uygulamalara geçilmiş durumda. Başta Avrupa olmak üzere çok sayıda ülkede hem zaman hem de ekonomik tasarruf için örgün eğitimin bir kısmı uzaktan eğitimle desteklenmeye başlandı. Uzaktan öğretim altyapıları geliştirilerek herkesin rahat bir şekilde erişebileceği e-bilgi depoları ile dijital platformlar arttırıldı. Mekandan bağımsız bir şekilde istediği yerden bilgiye erişim sağlayanlar her geçen gün bu şekildeki online-dijital yada uzaktan öğretim imkanlarına olan talebi artırmaktadır.

Dünya teknoloji devleri, bilgi çağı eğitim teknolojilerini üretmiş olmalarına rağmen(Microsoft, Google…)kendi yakınlarını klasik öğrenme modeline tabi tutmuş olmaları oldukça düşündürücü. Bu açıdan bakınca teknolojinin hayatımıza bu kadar sirayet etmiş olması beraberinde çeşitli sorunlar getirmiş olabilir mi? Sosyal bir varlık olarak insanın dijital ortamlar üzerinden yaşantısının önemli bir kısmını sürdürmesi, antisosyal kişilik bozukluları ile anksiyetenin arttırdığı yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıkmıştır. Teknolojiyi yerinde kullanmak tabi ki önemli ama neredeyse tamamıyla dijitalleşmek insani ilişkiler ve değerleri olumsuz etkilemektedir. Bilgiye dijital imkânlarla ulaşmanın kolaylaştırıcılığı önemli fakat öte yandan da her istenilene ulaşma kolaylığı beraberinde bilgiyi değersizleştirmeyi getirebilmektedir. Bu arada önemli olan kendimize şu soruları sormamız. Teknoloji mi bizi yönetmekte yoksa biz mi teknolojiyi yönetmekteyiz? Bu konuda kısa ve uzun vadede kaygıların olduğu kesin. Özellikle gelişim uzmanları post klasik eğitim modeliyle yetişecek neslin temel insani değerler konusunda (empati, paylaşma duygusu vb.)önemli ölçüde belki de tamamıyla tahribata uğrayabilecekleri yönündeki öngörülerinin kuvvetli olması oldukça dikkate alınması gereken bir nokta.

Eğitim alanına yansıyan bilgi teknolojileri, okulda eğitim yada formel bir ortamda yapılan eğitimi tartışmalı hale getirmiş olsa da, okulların toplumun dizayn etme mekanizmaları olarak kullanan kapitalist iktidarlar, bu teknolojik gelişmeleri örgün eğitimle birleştirerek varlıkların sürdürme yollarını oluşturmuşlardır. Okulsuz Toplum Kitabında Ivan İlyiç, iktidarların hâkim ideolojiye göre yeni nesilleri yetiştirdikleri yerlerin okullar olduğunu ifade ederek bu durumu eleştirir.

Her ne kadar teknolojik uzaktan eğitim araçları gelişmiş olsa dahi yüz yüze eğitim ihtiyacı verilen eğitimin niteliğine göre değişmektedir. İktidarlar alternatif eğitim kanallarını kendi hegemonik güçleri zedelenmeyecek şekilde diyazn etmenin peşinde olur.

Post klasik eğitim, diğer ifadeyle yeni nesil eğitim uygulamaları her ülkenin iç dinamikleri ve uluslar arası pozisyonlarına göre değişebilmektedir. Türkiye açısından duruma baktığımızda eğitim alanını şöyle özetlemek mümkün, her gelen hükümet, kendi ideolojik beklentilerine göre genel eğitim politika ve uygulamalarını şekillendirerek, uzun vade de verimi artırmaktan uzak, tabiri yerindeyse “icraatlar” günü kurtarmanın derdinde bir anlayışla gerçekleştirilmiştir. Kronikleşen onca sorun dururken(ataması yapılmayan on binlerce öğretmen, kalabalık sınıflar, sınav merkezli müfredat ve özel öğretim kurumlarında oldukça kötü koşullarda çalışan eğitimcilerin özlük hakları ve daha çok sayıda çözüm bekleyen sorunlar)eğitim sistemi adeta yapboz tahtasına dönüştürülmüştür.

Burada esas olan şey, ilerleme ve gelişmenin en büyük gücü olan eğitimin neye hizmet ettiğidir. Mesele toplumsal huzur ve demokratik kültürü inşa etmekse eğer, hem klasik eğitim hem de eğitimdeki son gelişmeler dikkate alınarak, ülke özgülünde her kese hitap edecek ve ideolojik kaygılardan uzak bir eğitim sistemi oluşturulabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus Kaya Arşivi
SON YAZILAR