Aydın Alp

Aydın Alp

ŞİİR DİLİNİN GİZİ (2)

ŞİİR DİLİNİN GİZİ (2)

Sözcüklerin türetilirken karşıladığı anlam, onun gerçek anlamıdır. Sözcük tek başına söylendiğinde herkesin zihninde onun ilk anlamı belirir. İlk (temel) (4) anlam, en yaygın anlamdır. Sözcük somut ise herkesin zihninde benzer bir görüntüyle de canlanır. Bir de sözcüğün cümle içinde kullanılırken kazandığı anlam vardır. Buna genel bir ad olarak “kullanım anlamı” denir. Kullanım anlamı: 1- İnsan organlarının benzerlik gösteren nesnelere verilmesinden oluşur. Buna klasik ya da yakıştırma (benzetme) anlam deriz. Masanın ayakları, kapının kolu, ayakkabının burnu, sokağın başı, yolun ağzı, yastığın kulağı, köprünün gözleri, İstanbul boğazı, suyun yüzü, dağın eteği vb. (5) 2- Kullanım anlamı içinde bir de ara bir kategori var; sözcüğün temel anlamıyla mecaz anlamı arasında (ikincil anlam) lambayı yaktım, benzin parladı da olduğu gibi. 3- Kullanım alanı derken bir de kastedilen en kapsamlı alan olan, aynı sözcüğün ayrı cümlelerde başka başka anlamlarda, farklı boyutlarda kullanılıyor olabilmesi. İşte bu yanıyla kullanım anlamı, belki de sözcüğün her boyutunu kapsar. Çünkü aynı sözcükler, ayrı cümlelerde sınırsız sayıda başka anlamlarda kullanılma olanağını barındırır. Bir de sözcüğün mecaz anlamı vardır, bu da sözcüğün bir anlam inceliği elde etmek için gerçek anlamından sıyrılarak bir başka sözcük yerine kullanılması biçimidir. Altın saçlar, aslan gençler, yüzsüz adam, gençliğimi yaktım, adam birden parladı, yüreksiz kişi, tilki gibi çocuk, kafasız, yürekli, tabansız vb. (6) sözcüklerdeki diğer anlam boyutları (7) edebi sanatlar ve söz grupları; ikilemeler, deyimler, atasözleri bir başka yazı konusu olsun. Şimdi benim söylemeye çalıştığım, bu bilinen şeyler değil. Bunların eşsiz bir bireşimi, bir üst, bir aşkın kullanımı olan şiir dilidir. Bakın, şiir dili yürek dilidir bir bakıma. İnsanlığın ruhsal dili ya da duyarlığın bilinci. Bu dil; yüreğin topoğrafyasını, ruhsal grafiğini, yani insanın yalansız kimliğini de çıkarır.

ÇİÇEKLER ÜLKESİ

Çiçeklerin bile ülkesi vardır, sınırları yoktur

Lotus mu yediniz unuttunuz, bir zamanların yağızları?

Sadece güllerin güzeli mi paylaşılır?

Demek kara günlerde yokuz ha!

Tüm ışıkları da söndürüldü ülkemin

Yerine şimdi yurtseverler yanıyor!

Kendini tanımayanı kim tanır?

Çay balığı çay da yaşar

Hangi ırmaktan almışsınız renginizi?

Hangi kimyasal maddenin gücü yeter çıkarmaya?

Sevdamız, doruğunu açan güzelliği?

Gelir, birikir ve yıkar setleri sular

Özlem, ırmakların hep beraberliğinedir

Not: Lotus; mitolojide çok eskiden Afrika’da yetişen, kendisini yiyen yabancılara, yurtlarını unutturan bir yemiş. (1984)

AMED’İN KELEBEĞİ (J&J Yayınları-Eylül 2018)

Şiir; başka hiçbir biçimde izah edilemeyen, dilin bir üst örgüsüdür. İnsanlığın bilemediği bir zorlu alana sokulma etkinliğidir. “Tanrı” da belki bilinemeyendir. Dünyanın birçok büyük şairinin, şiiri idealizme yaslaması belki de bundan ötürüdür. Bilinemeyen çok şey var dünyamızda. Her şey öyle apaçık, öyle net, öyle bilinir değil. Bilinemeyen birçok şey de insanlık yaşadıkça hep olacaktır. Bilinemeyenler bilindikçe, yeni bilinemeyenlerin sayısı geometrik olarak artacaktır. (Ufuk genişledikçe soru işaretleri artar.) şiirin bir gizi de bu tekin olmayan, insanlığın somut bilgilerle ulaşamadığı bu dokunulmamış, bu tenha alana ulaşabilirliğidir. Şiir bir bakıma yaşanabilirliği, olabilirliği duyarak er geçliği, kaçınılmazlığı hızlandırma etkinliğidir. Umulanın sahihliğini, dokunulamayanın şaşırtıcı esintisini taşır. Bundandır büyük şiirlerin insan aklını kamaştırması; insanların iç dünyasını taşırtması, köpürtmesi.

BİR ARADA VE AYRI

Loş yere girdim mi seni görüyorum

Bana ışıklarla gelebilseydin!

Sen yoksulluğun yaşandığı yerdesin

Mezesiz, ucuz şarabımız

Her nasılsa bulunmuş samanlık dediğimiz odada

Kış gecesi önüne bir tas su koyduğumuz

Elektrikli sobanın kararsız aydınlığında

Yatak üstünde serili bedenlerimiz…

Kendine kapalısın, az yakınız birbirimize

Ayrılık yabancı kalmaktır bir yerde

Mahzun Ürkek Üniversiteli sevgili

Sürdüremezdim bilinmeyeni

Bağışla beni! (16 Şubat 1985 )

AMED’İN KELEBEĞİ-(Eylül 2018)

Şiir dili, günlük konuşma dilinin ve düz yazının taşıyamayacağı kapasitede bir elektrik akımıyla doludur. Bundandır insanı çarpması, yüreğinden yakalayıp yerden yere vurması bundandır. (AMİDA 1998)

*Şiirler, bu yazı için eklenmiştir.

Her şeye karşın Dünya Radyo, Öykü ve Sevgililer Günü kutlu olsun. Sevgiler, saygılarımla…

Aydın ALP Şubat 2020

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydın Alp Arşivi
SON YAZILAR