“Barışa Açılan Kapı: Artık Söz Sırası Hayatın”
Aziz ODABAŞI
11 Temmuz 2025.
Bir tarih yazılmadı belki ama bir tarih susarak değişti bugün. 15 kadın ve 15 erkek PKK’lı gerillanın silahlarını bırakmasıyla, kırk yıl boyunca acıyla, kanla, yorgunlukla örülmüş bir defterin son sayfası çevrildi. Bu kez dağdan gelenler silah taşımıyordu. Yalnızca yorgunluk, sessizlik ve belki biraz umut…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı açıklamada bu süreci “terörsüz bir Türkiye’nin inşası için önemli bir eşik” olarak tanımladı. Ama o sessiz yürüyüşün anlamı yalnızca siyasetin değil, halkın kalbinde yankılandı. Çünkü barış, her şeyden önce bir halkın yorgun düşmüş vicdanıdır.
Leyla Zana’nın yaptığı açıklama ise sürecin kalbine dokundu:
“Yüz yıldır savaşıyoruz… Ne onlar bizi yendi, ne biz onları. Şimdi hayat kazansın.”
Ve ardından bir başka cümle geldi, içimize işleyen:
“Biz Kürtler iyiyiz… Ve çok iyiyiz. Çünkü barışa inandık.”
Bu Savaşta Kimse Kazanmadı
Kürt meselesi, bu ülkenin yüz yıllık sessiz çığlığıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarından bugüne, bastırılan dillerin, boşaltılan köylerin, yasaklı kimliklerin ve kayıp nesillerin hikâyesidir. Bu mesele; Ankara’da yazılan raporlarla değil, Diyarbakır’ın, Hakkâri’nin, Van’ın, Batman’ın sokaklarında yaşandı.
Ne Türk halkı evlatlarını toprağa vermekten mutlu oldu, ne Kürt halkı çocuklarını dağlara gönderirken güçlü kaldı.
İki halk da yorgun düştü.
İki halk da sustu.
Ama şimdi, konuşma sırası barışta.
30 Gerillanın Sessiz İsyanı: Besê Hozat’ın Çağrısı
PKK yürütme konseyi eş başkanı Besê Hozat, silah bırakma kararını açıklarken “yeni dönemde halkların birlikte yaşama hakkını savunacağız” dedi. 15 kadın ve 15 erkekten oluşan grup, bu sürecin yalnızca askeri değil, insani bir dönüşüm olduğunu ortaya koydu.
Kadınların bu süreçte eşit sayıda yer alması, tesadüf değil; Kürt kadın hareketinin yıllardır verdiği mücadelenin yansımasıydı. Bu barış, erkeklerin masasında pişirilen bir siyaset değil; hem kadınların hem halkın ortak iradesiydi.
Artık bir dağ kadını çocuğuna ninni söylemek istiyor.
Bir baba oğlunun mezarını değil, düğününü görmek istiyor.
Barış, Halkın Kalbine Yazılır
Barış, sadece silahların susması değil; toplumun ruhunun onarılmasıdır.
Kürt bir annenin ve Türk bir annenin acısı arasında fark yoktur. Yeter ki bunu görmek isteyelim.
Şimdi bu ülkenin sokaklarında, okullarında, düğünlerinde ve tarlalarında yeni bir umut yeşeriyor.
Barış, sadece devlete değil; halka, hayata, çocuklara iyi gelir.
Şimdi Kazanma Sırası Hayatın
Bugün bir kırılma noktası.
Savaş, bir dili öldürür. Barış, o dili yeniden konuşturur.
Ve biz, bu topraklarda artık aynı dilde yaşamak istiyoruz.
Barışın dilinde…
Kardeşliğin sesinde…
Umudun ezgilerinde…
Ne Türk kazandı, ne Kürt. Ama bu kez barış kazanırsa, hepimiz kazanacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.