Ceylan Alkan

Ceylan Alkan

Kalp

Kalp

İskender Pala

“Kalpler ancak Allah’ı anmakla mutmain olur.”

(Ra’d Süresi 28)

“Kalp ki; tezatlar ve ayrılıklar mahzeni, zıtlıklar kitabı… Hayran eden, giryan eden, şadan eden. Bir dem kışlardan zemheri, bir dem baharda bostan. Bazen suskun, bir kelimeden aciz; bazen dilinden inciler saçılır, dertlilere derman. Bir med ve cezir sürekli kabarıp alçalan kas yığını. Et ve kan; madde ile mana…”

“Kalp ki; kış ile bahar, hüzün ile keder, hasret ile özlem…Kararsızlık, dönüşüm, değişim onun adında saklı. Bazen katı, bazen yumuşak; bazen sıcak bazen soğuk; bazen mutlu, bazen üzgün… Allah ile kul orada buluşuyor, seven ile sevilen orada kavuşuyordu. İnsan benliğinin ve kimliğinin somut veya soyut, geçmiş veya gelecek her safhasında en önemli rolü oynayan aktör. O ne bir organ, ne bir enerji, ne bir tanım. Yine de anbean, dakika dakika insaniyetimizi harmanlayıp duran yüzlerce huy, sıfat ve tecellinin sahibi… Odur bize hakikati gösteren ve odur hakikatimiz…” diyor İskender Pala kalbin tanımını yaparken.

“Kalbine baktır Hocam!” cümlesiyle atılmış eserin temelleri. İskender Pala’nın bir hekim arkadaşıyla yaptığı bir konuşmanın mahsulü de denebilir ‘Kalp’ için…O konuşmadan sonra kalbe dair bilimsel ve kültürel bir farkındalık edindiğini söyleyen Yazar, iki tespitini biz okuyucularıyla paylaşıyor. İlki; kutsal kitapların kalbe verdiği önem, ikincisi ise; kalp çizgisinin buluşması. Bunlardan birincisi, kalbin sanata dönüşmesine ikincisi de sevgi anlatımına çok eski zamanlarda başlanıldığının temsili sayılıyor.

Yazar, insanlığın başlangıcından bu yana her kültür ve coğrafyada belirleyici bir ikon olan kalbe, insanlığın ilk ilgisininise çizerek başladığını, okumayı bilmeyen eski zaman toplumlarınıntoprağa, kile, taşa, deriye vb. şeylere çizilen bir şeklin binlerce kelimeye bedel olduğuna dikkat çekiyor ve bir soru yöneltip,  düşünmeye sevk ediyor; “Düşünün bir kez, insandan kalbi çıkardığınızda geriye ne kalır?”

Eser üç bölümden oluşuyor; Kalp Külliyatı, Kalp Muhteviyatı, Kalp Spektrumu.Bu üst başlıklar da kendi içinde birçok alt başlık halinde ele alınmış. Kalp Külliyatı bölümünde; geçmişten günümüze kadar kalbin tanımı, Kalp Muhteviyatı bölümünde; kalbin yönetimi ve son olarak Kalp Spektrumu bölümünde ise, kalpte içselleşmiş duygu yoğunluklarının haleti ruhiyesi. Çeşitli tasavvufi hikayelerle zenginleştirilmiş olan eserde kalbin tarihinden fizyolojisine, psikolojisinden sosyolojisine, maddeden manaya ve mertebelerine kadar ‘kalp’bütünüyle irdelenmiş.Neredeyse her bölüm,  kâh Divan Şairlerinin alıntılarıyla kâh bir türkünün kulaktan kalbe ulaşan tınısıyla başlıyor.

İnsanın ruh mayasında halden hale giren kalp içinPeygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav); “Dikkat edin, vücutta bir et parçası vardır, eğer o iyi olursa vücudun tümü iyi olur; şayet o bozuk olursa vücudun tamamı fena ve bozuk olur. İşte o kalptir” demiştir.

Bedenimizdeki her uzvun bir görevi vardır. Kalp için vücudumuzun en önemli ve en anlamlı organıdır diyebiliriz. Bu bağlamdakalp adıyla; kan pompaladığını, gönül tanımıyla da sevmekle görevli olduğunu biliyoruz. İskender Pala eserinde kalbe ait duygu olan aşkınsekiz mertebesinin açılımını yaparken, “her boyut için kalbimizin faaliyetleri ve gönlümüzdeki tecelliler kademe kademe gerçekleşir” diyor.

Buna göre  aşkın birinci derecesi “müveddet”tir. Yani sevgi duyabilme; eşyayı sevebilme, çevreyi, insanları sevebilme, sevmeyle ilgili olma hali. İkinci kademe “heva”dır;sevgiye duyulan heves, gözyaşıyla döktürür. Üçüncü olarak; “hillet” ise sevgi ile sermest olmak, kendinden geçmek, ne yaptığını bilemez hal ile hallenmek. Dördüncü kademede “muhabbet” vardır. Muhabbet, sevilenin hoşuna gitmeyecek hiçbir şeyi yapmamaktır. Beşincisi; “şegaf”tır. Şegaf tam manasıyla kalbi parçalayan bir acı demektir. Yazar, bu kademeyi  “aşkın başladığı nokta” olarak nitelendirmekte.

Altıncı kademede “hüyam” vardır. Yani sevdalıyı kendinden eden Kays’ı Mecnun yapan sevgi çeşididir. Yedincisi, “valeh”tir. Baktığı her yerde, her şeyde sevdiğinin yüzünü görmektir. Valeh, bir mahluka baktığında ilahi kudretten başka bir şey görmeyenlerin kademesidir. Ve nihayet son kademe ise “aşk”tır. Aşk, sevilende son hücresine kadar yok olma ve maşukluk hali.  Aşıkkaybolmuştur, idrakten acziyete düşmektedir. Bu noktada maşuk da aşıktan ayrı değildir. Kavuşma söz konusu olduğunda ise, büyük bahtiyarlık ve mutluluk hissettirmektedir.

Yazar, “Yaratıcıya olan bağlılığın son merhalesinde duyduğu mutluluğun adıdır. Kul yaratılmışların sevgisini kalbinde çoğaltarak Yaratan’da sevginin özüne, kaynağına, avatarına ulaşır. Kullukta aşkı tadan kalpler kurtulmuştur. Kurtulan bir kalp için aşk, hem azık hem gıda; hem dert hem devadır. Aşk bir ağaç olsa, gönül o ağacın toprağına döner. Aşk bir özne olsa, gönül sıfatı, aşk bir sıfat olsa gönül onun öznesi kesilir,” diyerek İlahi aşkı tanımlamıştır.

İskender Pala,”Sevgi sıradan bir duygu olduğu halde aşk daha seçkin ve asildir. Veya sevgi herkesin arasında var olabilir, lakin aşk özge kulların kârıdır. Bu yüzden aşk kalbin tam merkezinde bulunan süveydada tecelli eder ve başlı başına bir mecaz oluverir,” ifadeleriyle aşkı ve sevgiyi kıyas etmektedir.

1958 Uşak doğumlu olan İskender Pala’nın, Divan edebiyatının yeniden sevilip, anlaşılmasını sağlayan ve bunun üzerine çeşitli makaleler, denemeler, hikayeler, gazete yazıları vardır. Kelime haznemize birçok kavramlar kazandıran eser, akıcı bir üslupla yazılmıştır. Eseri okurkenkendi kalbinizi masaya yatırıp değerlendirmeye alırken bulabilirsiniz.

Yazımı eserde yer alan şu cümlelerle bitiriyor ve iyi okumalar diliyorum. “Kalbinizle konuşun, kalbinizi açın, kalbinizle görün, kalbinizle işitin. Çünkü bir söz kalpten geliyorsa kalbe girer, bir kalp kendini açıyorsa açık kalpler bulur. Kalp gözüyle bakan elbette görür. Kalbiyle işiten, söylenmemiş heceleri bile duyar, ama kalbiyle… Kalbiyle…

Kalp/İskender PALA/Turkuaz Yayınları/326 sayfa

Ceylan Alkan

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ceylan Alkan Arşivi
SON YAZILAR