Ortadoğu’da bulunmadığın masada ancak menü olursun
Adamın karısı vefat etmiş ve çocukları da evlenmiştir. Kendi evinde yalnızlığı yaşamaya başlayan adam, “Yalnızlık Allah’a mahsustur” deyip evlenmeye karar vermiştir.
Adam, civarında yaşayan bir kadının kendine eş olabileceğini değerlendirip, kadına görücü gönderir. Görücü giden kadınlar, adamın kendisi ile evlenmeye talip olduğunu kadına söylerler. Kadın adamın niyetine saygı gösterip, talebini kabul etmek için bir şartı olduğunu söyler.” Gidin benimle evlenmek isteyen adama sorun, eğer kendi başına çoraplarını giyebiliyorsa gelsin beni istesin” der.
Adam sadece çoraplarını kendi başına giymekle kalmayıp, tek ayaküstünde dururken, havadaki ayağından çorabını çıkarıp giyebilecek kadar dinç olduğundan, muradına ermiştir.
“Üç günde, Suriye’yi baştanbaşa işgal eder, Şam Emevi Camisi’nde cemaat namazı kılarız” deyip, Esad’ın Suriye’sine talip olan Türkiye, kendi başına çoraplarını giyemediği ve bunun için ABD ve diğer egemen güçlerin onayına ihtiyacı olduğundan, muradına eremedi!
Oysaki işgaline talip olunan ülkenin lideri ve ailesi ile 2008 yılında, Bodrum’da tatil yapılmış, Aralık 2009’da, Şam’da Suriye - Türkiye ortak bakanlar kurulları toplantısı yapılmış ve toplantının sonuç bildirisinde, iki ülke arasındaki örnek ilişkilere ilişkin iyi temenniler dile getirilmiştir. İlave olarak iki ülkenin bakanlıkları arasında, eğitimden sanayiye, güvenlikten sağlık hizmetlerine kadar, elli ayrı konuda da mutabakat zabıtları imzalanmıştır.
Ne oldu da örnek ilişkilerimizin olduğu dost ve komşu bir ülkeyi işgal etme hevesine kapıldık?
19 Mart 2011’de, Muammer Kaddafi’nin ülkesi Libya, emperyalist ülkelerin uçakları tarafından bombalanmaya başladığında, Suriye’yi karıştırmaya dönük halk ayaklanması dördüncü günündeydi. Libya Lideri Kaddafi Ekim 2011’de sokakta linç edilip öldürüldüğünde, Suriye ordusu eylem ve ayaklanmaları bastırmak için halka ateş açmaya başlamıştı. Her iki Arap ülkesindeki olayların, tespih tanesi gibi peşi sıra gelişmesi, bir merkezden yönetilen senaryonun tıkır tıkır uygulandığını ne de güzel gösteriyordu!
İşte bu durumda Türkiye de, Suriye’nin Libya benzeri bir akıbet yaşayacağını düşünerek, ben de pastadan payımı alayım dedi.
Ama beklediği gibi olmadı, Esad yönetimi ile muhaliflerin on yıldan fazla süren çatışmaları sonucunda, Aralık 2024’te, Esad Ailesi, ülkelerinden Rusya’ya kaçtığında, Türkiye Suriye topraklarında sadece arpa boyu yol alabilmişti.
Burada dikkat çeken bir husus; belli ki dünya siyasetinin duayeni İngiltere’nin gönlü, damatları Esad ve İngiliz Eşi ile çocuklarının akıbetlerinin, Kaddafi ve Saddam’ın ailelerinin ki gibi olmalarına razı olmadı!
Adına Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) denilen senaryonun filmi oynamaya devam ediyor ve bu filmin ne zaman biteceğini de, senaryonun yazımında yer almayan, Türkiye’nin bilip bilmediğini okuyucuların takdirine bırakıyorum.
Önceden yazılmış senaryoya göre gerçekleşen tarihi olaylara şahit olan Türkiye, hala Şam’da cemaatle namaz kılmayı hayal ederken, bu hayallerini suya düşüren kararlar, Türkiye’nin olmadığı masalarda, belli ki çok önceden alınmıştı.
Ortadoğu medyasında yer alan haberlere göre, Şam ile Tel Aviv arasında ABD’nin arabuluculuğu ve Körfez Ülkelerinin desteğiyle, 25 Eylül 2025’te güvenlik anlaşması imzalanacaktır!
Esasları üzerinde, tarafların önceden mutabık kaldığı bu antlaşmada yer alacak bir kısım önemli konular şöyledir.
- Suriye topraklarında, İsrail Hava Kuvvetleri'nin bölgedeki hareket özgürlüğünü kısıtlayabilecek hiçbir stratejik silah konuşlandırılmayacak (Böylece, İsrail Suriye hava sahasını otoban gibi kullanabilecektir. İsrail, İran’ı 12 gün havadan bombalarken, Suriye ve Irak hava sahasını kullanmıştı).
- İsrail topraklarından başlayıp, Suriye'nin güneyindeki Dürzî bölgesi Süveyda'ya kadar uzanan bir yardım koridoru açılacak (Bu koridorun, aşağıda uzantısı paylaşılan(x) önceki yazımızda yer alan ve İsrail’den başlayıp Irak Kürt bölgesine kadar uzanacak Davut Koridoru’nun başlangıcı olacağı tahmin edilmektedir).
- Antlaşmanın Türkiye’yi ilgilendiren en kritik maddesi: Türkiye ile Suriye ordusunun yeniden inşa edilmesi konusunda antlaşma yapılmayacaktır (Nisan 2025’te, Türkiye'nin Suriye'nin orta kesimindeki T4 Hava Üssü'ne konuşlanacağı iddialarının hemen ardından, İsrail savaş uçakları bu üssü bombalamıştı)
İsrail’de, Tel Aviv Üniversitesi’ndeki Moshe Dayan Orta Doğu ve Afrika Çalışmaları Merkezi’nde araştırmacı olarak çalışan Dr. Hay Eitan Cohen Yanurcak, bir televizyon kanalına verdiği demeçte “Biz Suriye’de Türk varlığı görmek istemiyoruz, İsrail ile Türkiye arasındaki çatışma ne onlar için ne de ABD için iyi olur” demişti. Bu değerlendirme aynı zamanda İsrail ve ABD’nin ortak siyasetidir!
İsrail ve Suriye arasında bu ay içinde imzalanacağı, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Şara tarafından da dile getirilen antlaşmaya ilişkin alınan kararlar; ABD, Körfez Ülkeleri, İsrail ve Suriye’nin olduğu ve fakat Türkiye’nin yer almadığı toplantılarda alınmıştır!
Burada, Türkiye’nin duayen siyasetçisi ve eski dışişleri bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil’in, dış politika ile ilgili, efsane bir deyimini paylaşmak isterim: “Eğer bir toplantıya davet edilmediyseniz, isminizi menüde aramanız gerekir.”
Görünen o ki, Suriye’de karışıklıklar başladığında, üç günde Şam’da namaz kılıp “Suriye fatihliği” hayali ile yola çıkan Türkiye’nin, gelecekte Suriye’nin kendisine yaratacağı sorunlardan dolayı, başı daha çok ağrıyacak ve Türkiye Esad Suriyesi’ni çook arayacaktır.
Suriye bataklığına dalmadan önce, Ülkemizin istikbali konusunda karar alıcılarımız, keşke Türkiye’nin dış politikadaki geçmiş tecrübeleri ile Büyük Ortadoğu Projesinin senaryosunu (BOP) okuyabilmiş olsalardı.
Geliniz, zararın neresinden dönülürse kardır deyip, bu günden itibaren, siyasi hasımlıkları ve özellikle ümmetçi ve milliyetçi egoları bir yana bırakarak, ülkenin siyasi ve toplumsal dinamiklerini dikkate alıp, uluslararası politikadaki duayen insanlarımızın görüşlerine de başvurarak, bilhassa dış politika ile ilgili kararları, istikbalimize zarar vermeyecek şekilde alalım.
Böylece, kendi başına çorap giyilemeyecek maceralara heves edilmemiş ve istikbalimizi ilgilendiren masalarda, menüde değil, karar veren ülke olarak, yer alma bahtiyarlığını yaşamış olacağız.
X: https://www.tigrishaber.com/allah-bizi-asaginin-kavgasindan-korusun-8496yy.htm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.