Zülküf Kışanak

Zülküf Kışanak

Şiir aykırıdır, aşkta bile öyle…

Şiir aykırıdır, aşkta bile öyle…

“Hemû teyr, çivîk
ên çiyager, ên jîr, ên dilêr
û ên ku her li ser şopa te dimeşin, diherikin
yekûyek daketin deşta pîroz, tev hatin Cizîra Botan
bi eşqa te ketin milên hev
û çêkirin refên xwe wekî gotinên helbestên te
werga bi şengûşox, werga xweşik
Cizîrî şahid e
Feqî…”

*

Evet, şiir asidir, kimseyi dinlemez, aklına esti mi şairinin kapısına dayanır, şairi ne yapsa da ona engel olamaz, gelişini durduramaz, huyudur. Başına buyruktur, dediğim dediktir, ne zaman gelir, ne zaman gider, o bilir, o karar verir. Mevsim baharmış, yazmış, umurunda bile olmaz, şairi hazır mı değil mi oralı bile olmaz, ne yapar eder kendini oldurmaya gelir, sancılı yada sancısız. Şiir aykırıdır, illa ki aşkta aykırıdır, buyurgan ahlaktan, dokunulmaz tabudan, zorbacı kuraldan, hele ki alışılagelmiş olandan ifrit olur. Şairinin ne dediği, ne düşündüğü, ne hayal ettiği, dahası şairinin canından bezdiren çiçekli, böcekli melankolik döküntüleri, akla hayale gelmeyen abartıları, gerekli, gereksiz uydurmaları ile ilgilenmez, kendine dert etmez. Hiçbir şiir, şairinin tutsağı, özel mülkü, hele dokunulmazı olmayı hiç mi hiç istemez, özellikle de şairinin bencilliğini, kimseyle paylaşmaz halini içine sindiremez, çünkü onun varoluşunda birine yada birilerine ait olmak, birine yada birilerine bağlı yaşamak, birinin yada birilerinin yolunda gitmek, bir yerde yada bir yerlerde kapana kısılıp kalmak yoktur, özgürlüğe olan tutkusu, şaire, zamana, mekana, ahvale bağlı olmayan, bitmek tükenmek bilmeyen arayışı, yaşam coşkusu, deli dolu hali, heyecanı bundandır…

*

Bana sorarsanız her şiir asidir, illa ki kavgacıdır, insanla, doğayla, dinle, aşkla, hatta kendisiyle, kapısına dayandığı, yüreğine yerleştiği en mülayim şairiyle, en halim selim okuruyla bile vuruşa vuruşa ya kendine bir yol bulur, yada kendine bir çıkış yaratır. Hülasa, öyle yada böyle, mekana yada zamana bağlı olmadan kendini var etmesini bilir, bu yönüyle pek maharetlidir. Kavgadan uzak, kendi halinde, kendini hayatın olağan akışına bırakmış, sıradan, miskin, uyuşuk, iradesi kırılmış, teslimiyetçi şiir düşünülemez, bu hallerin kendisine de, kendisini olduran şairine de haksızlık olacağını bilir. Bu nedenle de şiir de, şair de hep yalnızdır, hep bir başınadır, en büyük kalabalıklarda bile yalnızdır ama yalnızlığı ile kendi olabilendir. Bir anlamıyla şiir insandır, kendine yetebilen, kendini yoktan var edebilen, kendinden verebilen bir insan, ama yaratıcı, ama özgür. Evet, bazen de insandır şiir olabilen, su kadar sevdiğim, ülkem Botan’ın gül yüzlü şairi Feqî gibi, yaşayan cennetim Berçelan’ın kara kışına can olmuş ilahi aşkın şairi Bateyî gibi, Medresa Sor’un bilge şairi Cizîrî gibi, güneşine durduğum her günün şafak vaktinden önce bir hışımla dağlardan engin ovalara kayan yıldızlar gibi, özgürlüğüne kanatlanan ölümsüz kuşlar gibi, evet seninle küllerinden doğan anka kuşu gibi, gülistanım...

*

Şiir, evrendeki biricik sırdaşıdır, bilinen tek sığınağıdır, evidir, ocağıdır şairinin. Bir o, bir de şairi bilir emeğe olan saygının yeminiyle kurulan sözün, şiirle hayat bulan dizenin içinde saklı, gizli kopan fırtınaları, patlamaya hazır kaosu, baş edilemeyen kopuşu, kendisine el pençe divan duran şairine aman vermeyen ayrılışı. Şairi bilmem, ama kendi yoluna gitse de şiir, şairini hep korur, hep kollar, dünya üstüne yürüse yine de onu ele vermez, öyle böyle değil, ölümüne arkasında durur kendisini olduran şairinin, belki de kendisini olduran tanrısının demeliyim. Bana göre özgürlük tutkunu şiirin sahiplenme duygusu, vesayetçiliğe hevesli bencil şairine olan bağlılığından, hatta ona olan sadakatinden çok, onun söz, dize, şiir üretimine olan tutkusundandır, kendisini yaratan emeğine olan vefasındandır, birlikteliğine olan sevgisindendir, sıkboğaz eden ilişkisine, bıktıran tahakkümcü anlayışına rağmen özgür yaşama olan arzusundandır. Özgür ama unutmayan, kendi olabilmiş ama kopmayan, gidebilmiş ama bırakmayan. Şairden de, şiirden de anladığım, bellediğim bu bağlılık, sonu gelmeyen bir arayıştandır, bitmeyen bir kavgadandır, sonu olmayan bir yürüyüştendir, elbette bu şiirce başlamanın, şiirce var olmanın, dahası şiirce kopmanın, şiirce kendi yoluna gitmenin güzelliğindendir, gülistanım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zülküf Kışanak Arşivi
SON YAZILAR