EĞİTİM ÇIKMAZI: "Zorunlu Eğitim Yerine Mesleki Eğitim."
Türkiye’nin eğitim sistemi, kronik sorunlarla boğuşuyor: Kalabalık sınıflar, ezbere dayalı müfredat ve genç işsizliği. Zorunlu eğitim, teoride eşit fırsat sunmayı hedefliyor ancak pratikte öğrencileri “standart” bir kalıba sokarken yeteneklerini görmezden geliyor. Bu durum, mesleki eğitimi yeniden düşünmeyi gerektiriyor. Ancak meslek liseleri, ne yazık ki toplumsal önyargılar ve kaynak yetersizliği nedeniyle potansiyelini gerçekleştiremiyor. Peki, zorunlu eğitim yerine gerçek bir mesleki eğitim modeli çözüm olabilir mi?
Zorunlu Eğitim Neden Tıkanıyor?
12 yıllık zorunlu eğitim, 2012’de “nitelikli insan gücü” vaadiyle başladı. Ancak TÜİK’in 2023 verileri, 15-24 yaş arası genç işsizliğinin %20’yi aştığını gösteriyor. Üniversite mezunları iş bulmakta zorlanıyor. Bu tablo, zorunlu eğitimin gençleri “hayata hazırlamakta” başarısız olduğunu kanıtlıyor.
Sorun, sistemin tek tipçi yapısında yatıyor. MEB müfredatı, akademik başarıya odaklanırken, matematik veya fen dışındaki yetenekleri görmezden geliyor. Mesleki eğitim alan öğrencilerin oranı %40 olsa da, bu okullar “başarısız” öğrencilerin gittiği kurumlar olarak damgalanıyor. Üstelik meslek liselerine ayrılan kaynakların yetersizliği, atölye ve laboratuvarların çağdışı kalmasına neden oluyor.
Mesleki Eğitim: Potansiyel Çıkış Kapısı mı?
Almanya, İsviçre ve Güney Kore gibi ülkelerde mesleki eğitim, genç işsizliğini azaltan bir model. Almanya’daki “ikili sistem” ile öğrenciler hem okulda teorik eğitim alıyor hem de işletmelerde pratik yapıyor. Türkiye’de de benzer bir model, sanayi ve hizmet sektöründeki nitelikli eleman açığını kapatabilir. Ancak mesleki eğitim kurumlarının sektörle entegre olması şart.
Örneğin, teknik meslek liseleri, öğrencilere somut beceriler kazandırmalı. Ticaret Borsaları ve Sanayi Odaları ile iş birlikleri, müfredatın sektörel ihtiyaçlara göre şekillenmesini sağlayabilir. Ne var ki, meslek liselerinin “ikinci sınıf” kurumlar olarak algılanması, bu çabaları baltalıyor. Kaynak israfı ve yanlış yönlendirmeler, mesleki eğitimin prestijini düşürüyor.
Toplumsal Algı: En Büyük Engel
Türkiye’de aileler, çocuklarını “doktor, mühendis” olmaya zorluyor. Ancak her çocuğun akademik becerisi yok. Bu baskı, gençleri vasıfsız işsizliğe itiyor. Oysa mesleki eğitim, girişimcilik ve teknoloji okuryazarlığı gibi beceriler kazandırabilir.
Toplumda “meslek lisesi = düşük prestij” algısı, bu okullara olan ilgiyi azaltıyor. Örneğin, mobilya teknolojisi veya yazılım geliştirme gibi alanlarda eğitim alan öğrenciler, akademik liselere yönlendiriliyor. Sonuçta teknik beceriden yoksun mezunlar, işsizlik riskiyle karşılaşıyor.
Bu algıyı kırmak için medya ve sivil toplum, meslek liseli başarı hikayelerini vurgulamalı. Üniversiteye geçişte meslek lisesi mezunlarına pozitif ayrımcılık yapılmalı. Ayrıca, meslek liselerinin reklam kampanyalarıyla tanıtılması, toplumun bu okullara bakışını değiştirebilir.
Sonuç: Mesleki Liseleri İşlevsel Hale Getirmek İçin Ne Yapmalı?
Türkiye’nin mesleki eğitimdeki çıkmazı aşması için şu adımlar atılmalı:
1. Sektörle Entegre Müfredat: Meslek liselerinin müfredatı, sanayi ve hizmet sektörlerinin ihtiyaçlarına göre güncellenmeli. Örneğin, enerji sektörü için yenilenebilir enerji teknolojileri veya sağlık sektörü için dijital hasta takip sistemleri eğitimleri zorunlu hale getirilmeli.
2. İş Dünyası İş Birlikleri:Öğrencilerin staj ve çıraklık imkanları artırılmalı. Şirketler, meslek liselerine ekipman ve eğitim desteği sağlamalı. Alman modelinde olduğu gibi, öğrenciler haftanın 3 günü işletmelerde pratik yapmalı.
3.Öğretmenlerin Endüstriyel Deneyimi:Meslek lisesi öğretmenleri, sektörde en az 2 yıl deneyim şartıyla işe alınmalı. Bu, teorik bilginin pratikle harmanlanmasını sağlar.
4.Teknoloji ve Altyapı Yatırımı:
Atölyeler ve laboratuvarlar, endüstride kullanılan son teknolojilerle donatılmalı. CNC tezgahları, 3D yazıcılar veya robotik sistemler, öğrencilerin gerçek hayata hazırlanmasına yardımcı olur.
5.Toplumsal Algıyı Dönüştürmek: Meslek liselerinin tanıtımı için ulusal kampanyalar düzenlenmeli. Mezunların başarı hikayeleri medyada öne çıkarılmalı. Üniversite sınavlarında meslek lisesi mezunlarına ek puan verilerek, bu okullara olan ilgi artırılmalıdır. Şu bir gerçektir ki; Türkiye’nin genç nüfusunu “hayata hazırlamak” için meslek liseleri, üniversitelerden daha kritik bir rol oynayabilir. Gençlerin yetenekleri, ancak doğru kanallara yönlendirildiğinde ülke ekonomisine katkı sağlayabilir. Mesleki eğitim, bir “seçenek” değil, “öncelik” haline getirilmelidir.
Dipnot:"Vatan haini, din düşmanı veya terörist ilan edilmezsek, İmam Hatip liselerinin durumunu ilerleyen zamanlarda yazmak istiyorum."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.