Ewrex'e bakarken seni gördüm mirim…
*
Bir an yüreğimin şairi Feqiyê Teyran’ı düşledim Hêşet’in sırtlarından, öfkesine bittiğim Sulav şelalesinin bir hışımla vurup geçtiği uçurumdan bakarken sana, “Sîmir vejiya, hat ji Qatoyê Zêrîn, ji Ewrexa dildarên te, ji çiyayên ku warê me lê veşarî, em her lê veşarî, Feqî…” döküldü dilimden, ilk nisanın ilk çarşambasından bu yana Ezdaî yaşayan, Ezdaî toprağa, suya, rüzgara can veren gülistanım. Dinledim, yer gök duyar gibi olduğum sese, sesine öylece kapılıp gittim, tuhaf ama hala her bir taraftan yükselen top sesleri, suratı düşmüş dağlarla çevrili vadi boyunca yankılanan, ta Mikis’tan, Şax’dan, ölümsüzlük diyarı Faraşîn’den kükreyip gelen Botan suyunu çıldırtan insan çığlıkları geliyordu aradan geçen bilmem kaç acılı yıla, kaç yaralı mevsime, zulümle kuşatılmış kaç güne, çarmıha gerilmiş kaç güneşe rağmen. Son nefesini bir ömür hayali ile yaşadığı, özlemi ile yanıp tutuştuğu güzelim Cizîra Botan’dan uzak, el memleketi Şam diyarında veren dalgın mirim, Ewrex kalesini ağlatan büyük yenilgisine teslim olmuş acılı mirim, can mirim. Sessizce geçip gitti, yüzüme çarpa çarpa, buruk yüreğimi eze eze kendi yoluna giden rüzgarla birlikte, dağ kavmine aman vermeyen, nefes aldırmayan her haziranın en kara gününde talanıma çıkan işgalcı paşanın karargahında bana, bize, hepimize diz çöktüren, bilmem kaç asırdan bu yana beni, bizi, hepimizi tepeleyen orduların gözü, kulağı, lanetli ruhu akılsız Yezdanşêr’in ihanetini umursamadan, takılmadan…
*
Biliyorum ki rüzgarın vurdumduymaz haline rağmen, padişahın pek azametli görünen, sultanın pek fiyakalı yürüyen talancı paşasının pirus zaferine rağmen sırtımı verdim sana, Dağkapı’da sır olan şeyhimin, el memleketinde çarmıha gerilen güneşimin sırdaşı, yoldaşı bildiğim tüm dağlarına, vadilerine, ovalarına. Kürtlerin en kara gününde, yirmi dokuz haziran bin sekiz yüz kırk yedide yaşadığı zamansız yenilgisine ağlayan, hala ağladığımız dağlara emanet bıraktığı sessiz haykırışını hissettim mirimin, seni hissettiğim gibi su kadar sevdiğim, özgürlük kavgasına yandığım, her yenilgili anına öldüğüm gülistanım. Evet, biliyorum ki günahıyla, sevabıyla an her şeydir, her şeyimdir ama şiirce, öncesi, sonrası olmayan, mirin Nasturi Dêz'deki, Tiyar'daki, Êzidî Şengal'deki, Laleş'teki af edilmez günahlarını görmezlikten, bilmezlikten gelemesem bile, lanetlesem bile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.